Ana içeriğe atla

Honeyland

 Honeyland

          Honeyland (Медена земја) , Tamara Kotevska ve Ljubomir Stefanov'un yönetmenliklerini üstlendiği dünya prömiyerinin 28 Ocak'ta 2019 Sundance Film Festivali'nde yapılmış olan Makedonya belgeselidir. 
          Uzak bir dağ köyü olan Bekirlija'da yaşayan , yabani arıların yalnız arıcılarından Hatidže Muratova'nın hayatını konu alır ve komşuları yakınlara taşınmadan önce ve sonra yaşam tarzını takip eder.



          Başlangıçta, Kuzey Makedonya'da Bregalnica nehri ve çevresindeki bölgenin korunmasına odaklanan, hükümet tarafından finanse edilen kısa bir belgesel olarak tasarlanmıştır. Ancak belgesel ekibi Hatidže ile tanıştıktan sonra odak noktaları değişmiştir. İlk etapta belgesele katılmaya isteksiz olsa da Hatidže, dünyaya sürdürülebilir bir yaşam mesajı göndermek için dahil olmayı kabul eder. Film, Hatidže'nin annesiyle olan ilişkisine odaklanacaktır ve yönetmenler, göçebe aile daha sonra gelene kadar hiçbir çatışma planlamamıştır. Hatidže ve göçebe aile ilk başta kamera karşısında utangaçtır ancak çekimler ilerledikçe sürece alışmışlardır. 


''Медена земја'' film afişi.


          Çekim sürecinin zorluğu, belgeselin sahnelerine de yansıyor. Özellikle Hatidže’nin bal toplarken yaşadığı anlar, bu emeğin ağırlığını hissettiriyor. Honeyland'in çekimleri üç yıl sürmüştür ve 400 saatlik görüntü çekilmiştir. İklim değişikliği , biyolojik çeşitliliğin kaybı ve doğal kaynakların sömürülmesi gibi çeşitli çevresel konular ele alınmıştır. Belgeseldeki açıların, görsellerin, pastoral dokuların profesyonelce kullanıldığını söylemek gerekir.
          Belgeselde çok fazla olay olduğu söylenemez genel anlamda köy yaşantısını belirli açılarla hissetmek mümkün. Yer yer kameranın Hatidže'ye yaklaşarak çekim yapması filme değişik bir hava katmış durumda.
          Filmde konuşulan diller arasında  Makedonca, Arnavutça, Türkçe, Sırp-Hırvatça bulunmaktadır. Sundance Film Festivali'nde ödül sahibi olmuştur, iki ayrı dalda da (En İyi Belgesel Film, En İyi Uluslararası Film) Oscar' a aday olmuştur ancak kazanamamıştır. 


          Belgesel Hatidže'nin köy manzarasında yürümesiyle başlar. Ardından dağın yamacına çıkarak bal peteklerini alarak devam eder. Hatidže bal peteklerini alırken bir miktar yüksek şiddette birbirini tekrarlayan heceleri bağırır. Belgeselin birkaç noktasında bu seslere rastlamak mümkün ve dikkat çekici. Bunu yapmasının nedeni arıların saldırmasını önlemek ve işin zorluklarına tepki göstermek için doğal bir tepkidir. Bal toplamak hem fiziksel hem de duygusal olarak yorucu bir iştir ve bu bağırış, onun stresini ve odaklanmasını yansıtır.

Hatidže.


           Hatidže'nin annesiyle olan ilişkisi oldukça vedakar ve gelenekseldir. Filmin bir sekansında neden evlenmediğini, çocuk sahibi olmadığından yakınır ve bunu annesiyle sorgulamaya çalışır. Hatidže'nin yaşamındaki yalınlık ve yalnızlık hayatını zorlaştıran temel etmenlerdir. Kentteki yalnızlığı köyde iliklerine kadar yaşar Hatidže. 

Köye göçebe gelen aile.

           Köye göçebe gelen Türk ailenin babası çocuklarını adapte etmeye çalışır. Aslında çocukların var olmasının bir sebebi de üzerlerine düşen iş yükünü azaltma istekleridir. Yedi çocuktan ortancalarından birine baba zorla bal peteği çıkarttırmaya çalışır. Çocuk arılardan korkar, onlarca yüzlerce arı etrafta uçuşmaktadır. Ne kadar duman da sıksalar ellerini, kollarını hatta yüzlerini ısırır. Çocuk çekindiği için bu işi yapmaya gönüllü değildir, babası da bu durumdan hoşnut değildir. Bir şekilde yine bal peteklerini çıkarır. Doğduğumuz yer...
          Baba peteklerle uğraşırken buzağılara annenin ve çocukların bakmasını ister. Bir süre sonra inekleri kontrol ettiğinde birçoğunun hastalandığını, öldüğünü görür. Anne ile tartışma başlar. Dikkat etmeliydin diye. Üzerlerimize yüklenen birtakım varoluşsal görevlere yetişemediklerinden yakınır taraflar. Hayatın sorgulandığı bir andır.


          Filmde dikkat çekici sekanslardan biri petekler toplandıktan sonra iştahla yemeleri. Son sekansta Hatidže peteğini köpekle paylaşır. Evlere kediler girer, Hatidže ve çocuklar kedileri severler. Kediler sevginin, şefkatin somut örnekleri olarak gövde gösterirler. Bahçede köpekler vardır. Doğayla iç içe bir yaşam söz konusudur.
          Hatidže ,şartların bu şekilde gelişmesi nedeniyle, ömrünü annesine adamış bir kadındır. Annesine ilkyazın (ilkbahar) gelip gelmesini isteyip istemediğini sorar kardan kıyamet beyaz bir günde. ''Ne kışlar geçti kızım.'' diye yanıt alır. Ancak annesinin son kışıdır.
          Hatidže’nin yalnız yürüttüğü arıcılık, doğa ve insan arasındaki hassas dengeyi gözler önüne serer. Honeyland, bize hem bireysel direnci hem de doğaya duyulan saygıyı hatırlatır; izleyiciye hem hayranlık hem de düşünme fırsatı sunar. Kentten 85 dakikalığına uzaklaşmak için güzel bir belgesel - film.


Kaynakça:
www.aa.com.tr
en.wikipedia.org
www.cinematerial.com

Destek, talep ve görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...