Ana içeriğe atla

Maksim Gorki / Ana Eleştiri Yazısı

 MAKSİM GORKİ ANA ELEŞTİRİ YAZISI

Ana

Maksim Gorki (Rusça aslından çeviren: Ergin Altay) .
İstanbul: Can Yayınları, 2018, 432 sayfa.


          Aleksey Maksimoviç Peşkov (Rusça: Алексей Максимович Пешков), en çok bilinen adı ile Maksim Gorki (Rusça: Максим Горький, 28 Mart 1868 — 18 Haziran 1936), Sovyet Rus yazar, sosyalist gerçekçi yazımın öncüsü politik eylemci.   28 Mart 1868’de Rusya Novgorod’da doğdu.  Çocukluğu Astrahan'da geçti. Nakliyecilik yapan babasını 5 yaşındayken hayatını kaybetti. Annesi yeniden evlenince doğum yeri olan Novgorod'a döndü. Anneannesi ve büyük babası tarafından büyütüldü. Yalnızca birkaç ay okula gidebildi. 8 yaşında çalışmaya başladı. Bu sayede Rus işçi sınıfının yaşamını yakından tanıdı. 18 Haziran 1936'da Moskova'da (SSCB'de) yaşamını yitirdi.
          Maksim Gorki Çarlık Rusya'sının o kötü dönemini anlattığı romanlarından biri ''Ana'' adlı kitabıdır. Maksim Gorki'nin 1906'da Amerika'daki sürgününde yazdığı romandır. 1905'deki Rus Devrimi (1905) öncesindeki Rus işçi sınıfının fakir yaşantısını anlatmaktadır. Ayrıca, kitap Sosyalist Gerçekçilik akımının ilk örneklerindendir.

İlk (1906) baskısının kapağı

          Kitap genel anlamda halkın anlayacağı yalın bir dilde yazılmıştır. Bazı sayfalarda bilinmeyen ya da bilmediğimiz kelimeler bulunmaktadır. Fakat tolere edilebilecek kadar bilinmeyen kelimeler vardır. Tabi ki  kitaplarda bilmediğimiz kelimelerin olması gerekmektedir ki kitaplar gayelerine ulaşabilsinler. Kitabın anlatımına baktığımızda ise diyalog tekniğinin de kullanıldığı gözükmekte. Özellikle Çarlık Rusya'sının işçiler üzerinde yaptığı olumsuzlukları güzel bir dille aktarıldığına varabiliyoruz.
          Maksim Gorki'nin genel anlamda kitaplarına bakacak olursak kitaplarında SSCB döneminde de yaşadığını ve sosyalist bir devrimci olduğunu da ele alırsak genel anlamda Marksist, Leninist, komünist, sosyalist, anti emperyalist kitaplar yazdığını söylemek mümkün. (Arkadaş, Fırtınanın Habercisi, Çocukluğum vb.)
         Kitap 2 ana bölümden oluşmaktadır. Çarlık Rusya'sındaki yaşamı anlatarak o dönem hakkında bizlere bilgiler vermektedir. Özellikle işçi sınıfına yapılan haksızlıklardan, kısıtlamalardan bahsedilmektedir. Çarlık Rusya'sının neden yıkılıp yerine sosyalist SSCB'nin kurulduğu sorusuna yanıt vermekte. İşçi sınıfının yavaş yavaş aydınlanmalarını, hayatı köle içinde yaşadıklarının farkına vardıklarını anlatıyor kitap.
         İşçiler eskiden yaşadıkları köle hayatı değiştirmek istemekte. Bu doğrultuda tüm halkı ayaklandırarak Çarlık rejimi yıkmak onun yerine sosyalist bir rejim kurmak istemekteler. Fakat Çarlık Rusya'sının da sert uygulamaları sonucunda (darp, şiddet, hakaret, sınıf oluşumu vb.) halk sosyalist rejimin ne demek olduğunu anlamakta ve destek vermeye çalışmaktalar. Aslında sosyalist rejim Çarlık rejimin hatası üzerinden reklam yaparak sosyalizmin amaçlarını anlatmasını sağlamakta.
         Kitapta acılar çekmiş, kocasından dayaklar yemiş, fakir hayatı yaşamış bir kadının bir ananın çocuğunun düşüncelerini anlamaya çalışmasıyla kurtuluşu görerek sosyalizmin ışığında bu acı hayatı değiştirebileceğine inanması. Bir anne çocuğu için çokça fedakarlıklar yapabilir.
         Kitapta betimlemelere bu kadar derinlemesine inilmemiş olsaydı daha iyi olabilirdi. Olaylar daha yalın anlatılarak okuyucunun daha rahat anlaması sağlanabilirdi.
         Dünya'da her ne olursa olsun kapitalist düzen içerisinde zengin ve sınıfın en yüksek olanlar kazanacaktır. Bir mahkemede davayı da, en güzel çiçeği, elbiseyi de, arabayı da o kişi alacaktır. Çünkü, kapitalist sistem bunu sağlamaya çalışıyor. Eşitlik kelimesini bir anlamı yok gibi yaşamaktayız. Halk sefalet ve acı içinde yaşasa da onun gözünü para kapatabiliyorsa halk anlamsızca yaşayarak bu Dünya'dan gidecektir. O üst sınıf insanların o işçi sınıfını kullanarak servetlerine servet katlamalarına göz yumacağız ki yaşayabilelim. Kapitalist düzende bir devrim yapmaya kalkışmak senin sonunu getirir, önüne engel koyar ''Hırsızlık edenleri atıyorlardı içeri, şimdi de doğruyu söyleyenleri atmaya başladılar.'' (Maksim Gorki / Ana, Sayfa; 92.) ya da doğal ölüm olmuş gibi öldürülürsün...
       !!UNUTMAYALIM!! ''İnsan öleceğini de bilse doğruyu, gerçeği söylemekten kaçınmamalıdır. Çünkü gerçek hayatın anlamıdır. Hayatın anlamını söylemeden ölürsek hayatı yaşamamışız demektir...''

''Ana'' adlı kitabı satın almak için;
                                                                                            

                                                  

Destek, talep ve görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...