Ana içeriğe atla

Robert Oppenheimer

 ROBERT OPPENHEİMER

          Julius Robert Oppenheimer; kimilerine göre eli kanlı bir dahi, kimilerine göre ise Amerika Birleşik Devletleri'nin dahi bilim adamı. 22 Nisan 1904 yılında New York'da Yahudi göçmenlerin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hardvard Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi, Göttingen Üniversitesi gibi okullarda öğrenimi tamamladı. Birçok bilimsel çalışmaya imza attı ve belki de bir çalışması onun hayatını belirledi. ''Atom bombasının babası'' olarak tarihe geçti. 



Oppenheimer Time dergisi kapağında.


          21 Temmuz'da gösterime giren Christopher Nolan tarafından yazılan ve yönetilen Oppenheimer adlı film ünlü fizikçi hakkında bilgiler vererek düşündürmeyi sağlıyor.



          Gelelim asıl sorumuza: Ülkesi için önemli bir durumu düzeltmek için bir bilim adamı bomba yapıyor, atıldığı anda herhangi bir sorun yok, kutlamalar, tebrikler vs. yapılıyor. Ne zamanki ''atom bombası'' yapmanın bir hata olduğu anlaşılıyor o zaman da suçlu aranıyor ve SUÇLUMUZ Oppenheimer.
Bu bomba yapılırken ekonomik, coğrafi kaynakları sağlayanlar suçlu değil mi? Robert'ın suçlu olduğu kabul ediyorum ancak tek suçlumuz bu fizikçi mi?
          Bir insan idelojik nedenlerinden dolayı suçlanabilir mi? Suçlanmış Oppenheimer, İkinci Kızıl Panik döneminde Oppenheimer'ın tutumu ve ABD Komünist Partisi'ne bağlı kişi ve kuruluşlarla geçmişte kurduğu ilişkiler, 1954'teki bir güvenlik duruşmasının ardından güvenlik izninin iptal edilmesine yol açtı. Doğrudan siyasi etkisinden yoksun bırakılmış olsa da ders vermeye, yazmaya ve fizik alanında çalışmaya devam etti. 1963 yılında Başkan John F. Kennedy (Lyndon B. Johnson'la birlikte), siyasi rehabilitasyonun bir jesti olarak kendisine Enrico Fermi Ödülü'nü verdi. 2022'de ABD hükûmeti, sürecin hatalı olduğunu belirterek 1954 kararını iptal etmiştir.



Oppenheimer'ın imzası.


          Peki bu atom bombası bu kadar fazla masum insanın canına zarar vermeseydi bütün zafer Robert'a verilir miydi? Hayır, çünkü; zaferler paylaşılırken mağlubiyetler paylaşılmaz, kabak bir kişinin başına patlar.
          Filmi izlerken dikkatimi çeken anlardan biri de Oppenhemier bu bombayı yapmasındaki temel nedenini herkeste bu güçte bir bomba olursa savaşların biteceğine inanması. Bu düşüncenin doğruluğu bana çok kesinlik vermiyor karar vermek sizlerin elinde.

Saldırı sonrası Nagazaki.

          Atom bombasının Nagazaki ve Hiroşima'da hatta tüm dünyada yarattığı travmalar son bulmayacak gibi durmakta. 1945'in sonuna kadar Hiroşima'da atom bombası saldırısından dolayı yaklaşık 140.000, Nagasaki'de ise 80.000 kişi ölmüştür. 2007'de, Nagasaki belediyesinin resmi sitesine göre, o an öldürülen veya daha sonra atom bombasının etkisiyle ölenlerin toplam sayısı 143.124'e ulaşmıştır. ABD önceden Japonların hayat ve hareket tarzlarını araştırarak onların en çok dışarıda oldukları saati saptamış ve saldırı saatini sabah 08.15 olarak kararlaştırmıştır.
          Savaşların herkese zarar verdiğini, arkasında birçok trajedi, tramva bıraktığını unutmayalım. Barışçıl, adil, ahlaklı, eşit, umutlu ve mutlu bir evrende yaşamak ümidi ile...

                                   

Destek, talep ve görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...