Ana içeriğe atla

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşısındakilerin anlayabileceği kadardır. Ne Demek?

        'Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşısındakilerin anlayabileceği kadardır.' Ne Demek?

          Bugün sizlere belirli alimler, filozofların sözlerini bulup üzerinde düşüneceğiz. Sizlerinde üzerinde düşünmemi istediğiniz bir söz var ise yorumlara yazabilirsiniz. Ben de sözleri oradan görüp, ulaşırım.  Mevlana Celaleddin Rumi 'Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşısındakilerin anlayabileceği kadardır.' neden böyle bir söz söylemiştir ? Amacı neydi ? 

          Bir insana bir konuyu ne kadar anlatmaya çalışırsan çalış o insan onu anlamak istemediği zaman ya da kapasitesi olmadığı için anlamayacaktır. Bu durumda anlamayan kim olacaktır? O anlamak istese de anlayamayacaktır. Çünkü; Her insanın farklı farklı sınırları, zekası , ıq'su , karakteri vardır. Bu durumda bizler kime suçalayacağız?

          Kapasitesi ne kadar ise o kadar algılar ve ona göre hareket eder. Bazı insanlar neden sorgular ya da neden sorgulamaz deriz? Bunun bir sebebinin de kapasite olduğunu gördük. 

          Her insan yaratılırken farklı yaratılır. Herkesin zekasını farklıdır. Fakat bu farklılığı güzel bir şekilde kullanırsak bu farklılık bize ayrıcalık katabilir. Farklılıklarımız bizlere ayrı ayrı durumlar, olgular katar. Bu durumları güzel şekillerde kullanırsak hem toplumsal hem de bireysel olarak gelişiriz. Bu yönden bakarak sözü bir daha düşünürsek. Her insanın bizim anlatmaya çalıştığımızı anlamaması normaldir. Fakat bizler onun anladığını onun anlayabileceği şekilde anlatırsak o anlayabilir ve tartışma dediğimiz durumu ortaya çıkarabilir.

          Bugün Mevlana'nın bu sözünü iki farklı bakış açısıyla sorguladık ve benim düşüncem birinci bakış açısından bakmak oldu. Fakat her bakış açısına ve farklılığa saygılı olarak düşünmeliyiz. Bazen insanlar bizi anlamıyorsa kendimizi onlara ifade etmeye çalışmamalıyız. Çünkü; Bu durum bir müddetten sonra bizi yormaya başlayacaktır. Fakat biraz zaman verdikten sonra bir daha anlatmaya çalışabiliriz. Her insanı her şeyi sorgulayabilir yeterki düşünmek istesin. !!UNUTMAYALIM!! 'Bir insan bizi anlamıyorsa anlamadığından değil anlayamadığındandır.' 

                                                              

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...