Ana içeriğe atla

Çernobil Faciası

 ÇERNOBİL FELAKETİ

          Çernobil felaketine ne neden olmuştu ve sonuçları neler oldu diye bakıcaz bugünkü yazımızda.Çernobil, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Ukrayna kentinin Pripyat şehri yakınlarında (Kiev'de) 1986 yılında Çernobil Nükleer Sanrali'nin 4.reaktörünün patlaması sonucu meydana gelmiştir.Aslında amaçları santrali test etmekti.

''Jeneratör volanlarının dönü enerjisinin acil durum soğutma pompalarını, dizel jeneratörleri devreye girene kadar istenen voltajda 25 saniye süreyle besleyip beslemeyeceğini test etmekti.''

            Fakat amaçlarına ulaşamamışlardı ve reaktör infilak etmiş, patlamıştı.

          Bölgedeki patlama gece yarısı (01:23) meydana gelmişti. Bu nedenle patlama halkı uyandırmıştı. Patlama bir deprem gibi ortalığı sarmıştır, ses çıkmamıştı. Reaktör infilak ettiği zaman çekirdek patlamıştı. Ardından itfaiyeler arandı ve bölgeye gelmeleri söylendi.Gelen itfaiyelerden hiçbirinin çekirdeğin patladığından haberi yoktu. Bu nedenle yerdeki grafitleri çatının bir parçası sanıp ellerine aldırlar. Elleri 1-2 dakika içinde kanamaya başlamış, yaralar oluşmuştu.Orada bulunan bütün itfaiyeciler radyasyon soludukları için ölüme mahkum edilmişlerdi.Kiev şehrinde oturanlar yangını izlemek için Tren Köprüsü'ne gitmişlerdi ve orada bulunan insanların hepsinin öldüğü biliniyor.Bunun nedeni ise çekirdek patladığında çıkan tozları solumalarıdır. Tren Köprü'sü şu anda Ölüm Köprüsü olarak bilinmekte.

          Yoldaş Dyatlov testin başında olan kişiydi. Patlama olduktan sonra da çekirdeğin patladığını söylemiyordu. Basit bir çatı yangını olduğunu dile getiriyordu.Fakat gelecekte yapılan röportajlarda çekirdeğin patladığını bildiğini fakat söylemediğini dile getiriyordu. Fakat bunun şu an için hiç bir önemi bulunmamakta. Radyasyonu ölçen cihazlar '3.6 röntgen' sayısı olduğunu söylüyordu ve Dyatlov ne kötü ne de iyi bir sayı olduğunu söylüyordu ama o cihazların ölçülebilildiği en yüksek değer oydu. Orada meydana gelen patlama Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit olduğu düşünülmekte. O kadar büyük bir patlamaydı ki sadece Sovyetler'i değil tüm Dünya'yı yani Türkiye'yi etkilemişti. Aslından her devlet birer insan gibi diyebiliriz. O dönemde Soğuk Savaş'ında var olması nedeniyle ticaret, uzay gibi alanlarda savaşılıyordu. Sovyetler'de daha kolay ve daha hızlı elektrik üretmek için nükleer santral kurmuştu. Fakat tasarlanmasında yapılan hata milyonlarca insanın ölmesine neden olmuştu ve ileride kanser oranlarının artmasını etkileyecekti. Bu patlamanın sonucu ABD ve SSCB'ye faturası kesilebilirdi. Çünkü yapılan Soğuk Savaş bunu tetiklemişti. Her ülkenin dünyayı tek başına yönetme hırsından kaynaklanıyordu bu durum.

          SSCB ilk başta bunun bir çatı yangını olduğuna inandı. Fakat Legasov'un üstleriyle hatta o dönemki Sovyet başkanı Mihail Garbaçov ile görüştü.Kimyager Legasov ile Politikacı Boris Şerbina ile beraber helikopter ile nükleer santral kazasının olduğu yere bakmak için havalandılar. Şerbina santralin kazasının üstünden geçmek istiyordu ama Legasov eğer geçersek yarın silahla vurulmak isteyebiliriz dedi ve üstünden geçmediler.

          SSCB bu haberi ilk başta kamuoyu ile paylaşmamıstı. Diğer ülkelere giden rüzgarlar sayesinde camlar radyoaktif kalıntılar kaplanmıştı. Bunları inceleyen bilim insanları birkaç nükleer santali aradıktan sonra Çernobil'in olabileceğini düşünüyorlardı ve bu doğruydu. Sonunda SSCB açıklama yapmıştı. Kabul etmişlerdi santralin patladığını ama geç olmuştu.

          SSCB nükleer santral reaktörünün infilak etmesinin 36 saat sonrasında halkı otobüslerle yakın zamanda geleceksiniz deyip topladı ve radyasyondan uzaklaştırmaya çalıştı. Fakat halk hiçbir zaman dönemedi evlerine...



          Bir yandan da çekirdek patlamasından etkilenen insanlar hastanelere götürülüyorlardı. Hastanenin deposunda iyotin bile yoktu. İyotin; Radyosyonun etkilerini azaltmak için hazırlanmış bir haptı. Hastaneye getirilmiş askerlerin giymiş olduğu kıyafetler üstlerinden çıkartılıp bir odaya atılıyordu. Kıyafetleri radyoaktif maddeler ile kaplanmışlardı. Hastane tam bir karagaşa içindeydi.Herkes bir yandan yakınlarını arıyordu bir yandan da doktorlar hastalara bir şey yapmaya çalışıyorlardı.Fakat ellerinden hiçbir şey gelmiyordu.Hatta onlarda radyoaktif kıyafetlere dokundukları için ellleri kızarıyordu ve yaralar oluşmaya başlıyordu.

          SSCB o bölgedeki yangını çeşitli yöntemleri söndürmeye çalıştı. Çekideği söndürmeye çalışan birçok bilim insanı vardı ve başlarında Valery Legasov geliyordu. Çekirdek yangını su ile sönmediği için üzerine bor döküyorlardı. Fakat bu borda iyice erittiği için daha büyük bir patlama meydana gelecekti. Bunu önleyebilmek için de madencileri maden kazmakla görevlendirdi. Çekirdeğin yaklaştıkça ortam o kadar sıcak oluyordu ki insanlar çıplak şekillerde kazmaya başlamışlardı. Ancak böyle durdurulmuştu Çernobil'in yanması ve orada çalışan işçiler 40 yaşlarına gelmeden hepsi ölmüştü.

          SSCB ortamdaki radyasyonu azaltmak için oradaki bir kısım toprakları değiştirdi. Orada kullanılan itfaiye, ambulans, helikopter benzeri araçları da oraya terk etti. Az da olsa radyasyonun etkileri azaltmıştı ama az...

          Çernobil Nükleer Santaral'i davası yapıldı patlamadan 5 sene sonra ve Dylatlov'a,Fomin'e, Bryukhanov'a ağrılaştırılmış 10 sene müebbet cezası verilmişti. Valery Legasov nükleer santralinin patlamasında tasarımda bir hata olduğunu söylüyordu. Fakat SSCB'de hiçbir zaman devlet suçlu olamadığı için devlet bunu kabul etmiyordu. Bu nedenle Legasov'u hapishaneye atmışlardı. Çünkü SSCB (devlet) hiçbir zaman suçlu olamazdı ve olmayacaktı.

          Legasov'a madalyalar ve kahraman ünvanları verildi. O ise hala nükleer santralin tasarımının değişmesini talep ediyordu. Biraz zaman geçtikten sonra Sovyetler hatasını kabul edip değiştirmişlerdi santrallerin tasarımını. Legasov olanları ses kaydına alıp bir çöp kutusunun üstündeki boşluğa saklamıştı. Bir gün çöp atmaya diye inip, çöpün üstündeki boşluğa KGB ajanlarına gözükmeden koydu ve eve gitti. Legasov KGB ajanları tarafından izleniyordu, yanlış bir şey yapmaması için.Legasov 1988 yılında Moskova'da intihar etmişti.Yaşadıkları ağır gelmişti ona...Zaten kanserdi. Çünkü Çernobil'den o da etkilenmişti.

        
       Peki bu mahkeme salonundaki üçlüye ne olmuştu? Radyosyana bağlı kanserden ölüp, gitmişlerdi bu dünyadan...
          Çernobil Santral'i patlamamış olsaydı 1 Mayıs'ta bu lunapark açılacaktı ve belki de çocuklar mutluluktan havada uçacaklardı ama gerçekleşemedi hayaller...Şimdi ise bu parka her gidildiğinde üzüntüler ve hüzünler yaşanıyor...


          Sovyetler Birliği'nin resmi rakamlarına göre Çernobil'de 31 kişi ölmüştür. Fakat radyasyonun yüzyıllar boyu etkilediği insanlarından Çernobil yüzünden öldüğünü belirtirsek 4000 ile 93000 arasında ölüm olduğu söylenebilir.
          Çernobil yaklaşık 100 yıl boyunca radyasyon ile burun buruna olacak. Şu anda bile radyasyon seviyeleri çok yüksek .En son santrali 100 yıl koruyacak santrali giydirme yapıldı. Bakalım ilerleyen yıllarda daha neler olacak.



          Sovyetler Birliği orada ölen itfaiyeler için bir anıt yaptı.


          Belki de SSCB'nin yıkılmasının nedeni Çernobil'dir. 2004'te son Sovyet başkanı olan Mihail Garbaçov Sovyetlerin yıkılmasının nedeninin Çernobil olduğunu söyledi. Çernobil Soğuk Savaş döneminde canlıların öldüğü bir yer oldu.Savaşlar her daim kötüdür, iki taraf için de; kazanan da kaybeden içinde...
         Çernobil'i unutmak mümkün olmayacaktır. Komünizm ile kapitalizm arasındaki savaş yüzünden milyonlarca canlı (bitkiler,çocuklar,hayvanlar) hayatını kaybetti ya da nesilleri tükendi.!UNUTMAYIN! 'Her savaşta kazanan da kaybeden de suçludur, ölen canlıların ahı kazanan da kaybeden de devletin peşini bırakmayacaktır.'

https://www.youtube.com/watch?v=gWe3fvQ4OH0 (BBC'deki Mihai Garbaçov'un Röpörtajı)
    https://www.blutv.com/diziler/yabanci/chernobyl (Chernobly Dizisi)

                                                       
                                                                


Destek, talep ve görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...