Ana içeriğe atla

Hayat

  HAYAT NEDİR ?

          Herkese Merhaba :) Uzun süre sonra ... Bugünkü yazımda hayattan bahsetmek istiyorum. Hayatı anlamaktan, sıkıntılarımızdan, düşüncelerimizden, iyi ve kötü görüşleri, eleştirileri anlamaktan bahsedicem... Çok uzatmadan başlayalım o halde :) 😀 

          ''Hayat'' nedir ? Sözlüklerde eş anlamı yaşamdır bir başka sözlükte ise ''Yaşam veya hayat, biyolojik açıdan, kimyasal reaksiyonlar veya bir dönüşümle sonuçlanan başka olaylar gibi bazı biyolojik süreçler gösteren organizmaların bir özelliğidir. Organik maddeler gelişme ve üreme yeteneklerine sahiptir.'' şeklinde tanımlanmakta. Hayat sizce, bizce nedir ? Hayat neden yaşanır ? Hayat sonsuz olamaz mı ? Hayattan yorulma, sıkılma şansımız yok mu ? Hayatı anlamadan yaşarsak ne olur ya da oluyor ? 

                              

         Hayatı kapitalist sistem çerçevesinde tanımlarsak doğarız, büyürüz, ekmek parası için çalışır (bazılarına kapitalizm gülerse hayatları yaşarlar tabiki... ne ekmek parası :) ), bir ev almak için 45 - 50 sene çalışıp bazıları alıp bazılarının alamaması ile sonuçlanıp, hayalleri ile ölmektir hayat... 

         Hayatı komünist ya da sosyalist düzende tanımlarsak devlet doğduğumuzdan itibaren bizlere yani vatandaşlarına eşit şekilde bakar ve o sistemde de evin şahsına ait olamaz, devlet evi ölene kadar senin kabul eder. Fakat ev devletindir. Daha sonra araba almaya çalışsan 10 sene beklersin... ( SSCB'de olan durum, genellikle sosyalizm denenmeyen bir sistem olduğu için örnek SSCB'den ) Yani komünizm insana bakar ama bakar işte... Aslında şunu unutmamak lazım Marksizm kitapta anlatıldığı gibi hayata geçirilmemiştir yani sosyalistler böyle olduğunu söylemekte...

         Hayat neden istediğimiz gibi olmuyor ya da olamıyor ? Acaba toplum bizlere baskı mı uyguluyor ? Şimdi söyle düşünelim insan oluşuyor ve yerleşik hayata geçiyor. Yerleşik hayattan sonra devletler oluşuyor devletten önce toplum oluşuyor. Ardından devlet özgürlüğümüzü bizden alarak özgürlüğünü verdiğini söyleyen yapılara dönüşüyor. Toplumda bizlere daha iyi biri olmamız için katı kuralları olan bir okula dönüşüyor. Örneğin; okula gitmelisin, küfür etmemelisin, ses çıkarmamalısın gibi. Demek ki kurallar insanı kısıtlıyor ama olmasa da yaşanmıyor. Acaba herkes kendi içinde yaşayarak yaşamını devam ettirse daha iyi olabilir mi ? Yani anarşist bir düzende insan rahatça ve düzenli bir şekilde yaşayabilir mi ?

Günümüzdeki hayatı anlatan trajik bir yazı.


         Türkiye'de gözlemlediğim kadarıyla anarşizm, komünizm ya da sosyalizm gibi farklı sistemlere ön yargı ile bakılıyor. Fakat insan ilerledikçe sıkılıyor ya da sistem ihtiyaçları karşılamıyor ve bizleri köle ediyor. Yani şunu demeye çalışıyorum korktuğumuz sistemler bizleri daha iyi yaşatabilir ama bunu kabul edemiyoruz. Neden ? Örneğin; İşçiler Türkiye'de emeklerinin karşılığını alamıyorlar ve hala kapitalizm destekleyip köle oluyorlar. Yani işçi daha iyi yaşamak istiyor ama sistemleri tanımadığı için ya da önyargılı olduğu için bu ortamı kendine sağlayamıyor. Umarım eşit, demokratik , adil vb. hakların olduğu bir Türkiye'de yaşarız.

         Hayat doğarak mı başlar yoksa öldüğümüz zaman mı ? Bu soruya herkes çok farklı cevaplar verebilir. Çünkü, acayip bir soru...

          Şimdi sizlere bir görsel göstereceğim sizce bu görselde yazan metin doğru mu ? Aslında şu anda yaşadığımız hayatı özetler niteliğinde... Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz, oradan tartışabiliriz hayatı...,


         Hayat uzun, yorucu ve sıkıcı bir yol... Bu sıkıcı hayatı kendimizle renklendirmeliyiz :) . Hayat şu anda bizlerin daha sonra fani hayat bitecek eninde sonunda herkes (ateist, deist için) için bitecek... !!UNUTMAYALIM!! Arthur SCHOPENHAUER'in dediği gibi ''İnsanın, kırk yaşına kadar geçen yılları kitap, geri kalan yılları da o kitabın eleştirisidir.''

   

                                   

Destek, talep ve görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yirmi

-20          20. Bir çocuk bile ilk zamanlar ona kadar saymayı öğrenir, yirmiye kadar saymak zordur onun için. Bizler ise dünyada yaklaşık 20 yıldır ruhumuzla, bedenimizle varız. Ruh için fazla, insan hayatı için kısa sayılabilecek yıl sayısı kadar.           İnsan neden memnun olmaz? Küçükken büyümek, büyürken küçülmek ister. İnsan geri getiremeyeceği ya da durduramayacağını bildiği şeylere etki edemeyeceğini bildiği için memnuniyetsizleşir. Küçük iken büyüyünce her şeyin güzel olacağını, istediğimiz gibi yaşayacağımızı umarak büyüdük. Ama öyle değilmiş.           Bir olgunun belirsiz olması durumu bizi tedirgin eder. Sonucu iyi olsa bile. İnsan önünü, arkasını net bir biçimde görmek ister. Ancak yirmili yaşlar öyle değil. Hayatımızdaki hiçbir şey belli değil. İleride ne olacağımız belli değil. İnsanın bu yaşlarda varoluşsal sancılar çekmesi normal herhalde. Karşısına çok fazla seçenek çıkıyor: mesleği, ilgi ala...

Albert Camus / Yabancı Eleştiri Yazısı

ALBERT CAMUS / YABANCI ELEŞTİRİ YAZISI Yabancı Albert Camus (Fransızca aslından çeviren: Ayça Sezen). İstanbul: Can Sanat Yayınları, Mart 2021, 112 sayfa.           Albert Camus (Fransızca telaffuz: [albɛʁ kamy]; 7 Kasım 1913 - 4 Ocak 1960), Fransız yazar ve filozof olan Camus varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur. Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında ölmüştür. Yazar, deneme, roman, hikaye, oyun türünde birçok eserler vermiştir.           Ayça Sezen, İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Halen çevi...

Köpek Kalbi

 Köpek Kalbi   “Tiyatro Eleştiri Yazısı” Kapak Tasarımı: Genco Demirer.          Mihail Bulgakov’un 1925 yılında yazdığı ancak 1987 yılına kadar Rusçada yayımlanmayan Köpek Kalbi adlı kitabı Onur Demircan yönetmenliğinde (ilk oyun) 23 Ocak 2025'te Müze Gazhane'de  uyarlanarak seyircisiyle buluşmakta. Acayiptir ki 28 Ocak'ta ''Cadı Kazanı'' tiyatrosuna da gitmiştim. Oyuncular; Ali Gökmen Altuğ , Cander Çandarlı , İrem Arslan , Onur Şirin .           Şarik , bir sokak köpeğidir. Bir gün üzerine kaynar su dolu tencere dökülür, bir cerrah onu bulur ve evine götürür, iyileştirmeye çalışır. Daha sonra köpeğe bir insanın Türk eyerini ve erkek testislerini nakleder. Bu deneyin sonucunda Şarik insanlaşmaya başlar. Sovyetler Birliği'nde iş bile bulur, yavaş yavaş sosyalist bir vatandaşa dönüşür. Can Yayınları, Köpek Kalbi.           Tiyatro iki saat ve iki perdeden oluşmaktadır. Açıkçası benim ilk uzun t...